Kenger (Kengel) Sakızı

B imem ne eğrisi, kütle çıkmazı, bilmem ne paradoksu..filan gibi değil mi başlık..

Bimem ne eğrisi, kütle çıkmazı, bilmem ne paradoksu.. filan gibi değil mi başlık..

Öyle değil, bildiğiniz ya da bilmediğiniz bir sakız, nebati..doğal, organik ve bitki: nebati yani, özel isim filan değil...!!

Kürtler.. Kereng diyorlarmış, Latince adına filan girip mevzuyu uzatmayalım, ne nerden, aslında, şu, bu diye..örneğin bizim yörede Kengel, derlerdi, r harfi yumuşamış diyelim!!

Bu şöyle bir sakızdır, çiğnemeye başlarsın, hatta bizim oralarda, "çenesi kuvvetli ve sabırlı olanlar, bunu çiğner, çiğner.. en sonunda (iki..üç gün epeyi mesai yaparak düzenli çiğnemek gerekli) yumuşatırlardı, yumuşayan kengelin, zevkine doyum olmazdı, yumuşar, patlatılır, öyle hemen çürümez, epeyiı bir zaman oyalardı sizi, bazen bu sabrı gösteremeyenler, başkalarının ağzında yumuşattığı bu sakızı, onların ağzından alıp bu zevkin tadına varırdı, çiğne patlat, püf!! Püf!! Ömrü bir ay kadardır, sonra sıkılısın ve artık öyle cık, cık çiğneyip patlatamadığın için... çenen çiğnemekten ya da çiğnenenleri ağzına almaktan yorulmuştur, başka tatmin araçları ararsın, kendinden ya da başkasından menkul ya da muhtelif.. sonunda yine bir gün bir kengel:) sakızı çıkar karşına, ağzından verir ya da ağzına alırsın bir müddet (konu bu sakız ise oyalanma süresi bilimsel olarak bir ay, çiğneme ve patlama/patlatma performansına bağlı olarak:) sonra herşey gibi çürürsün ve çürürler.. bu örnekse.. kengel:) imajinasyonu içinde..

O kadar inanmışsındır ki bu aslında, bir kaktüs ya da bir gül ve dikeninden farklı olmayan organizmaya.. içinden çıkamazsın, sonlu olsa da ne olursa olsun olsa da, hazlıdır, oyalar, dışına da çıkamazsın, ömrü bir ay.. nereye gideceksin.. baş oyuncu:kengel (kenger) sakızı...